10 Eylül 2009 Perşembe

bir ŞEHİT mektubu

Sana Şırnak’tan selam yolluyorum annelerin en güzeli, en merhametlisi… Beni çok merak ettiğini biliyorum, ama boşa tasalanıyorsun çünkü ben çok rahatım. Burada bir sürü arkadaşım oldu. Kaderdaşım desem daha doğru olur.

Hepsi benim gibi. Anneleri yollarını gözlüyor hepsinin. Beni merak etme annem ne olursun. Ben çok iyiyim. Sabah erken kalkmalara alışamadım sadece. En son uyanan ben oluyorum. Herkes homurdanıyor arkamdan şakayla karışık tabi…
Gündüzleri araziyi kolluyoruz. Burası söylendiği gibi tehlikeli bir yer değil inan bana. Yemeklerini çok özledim ama. Öğlen yemek yiyip yürüyüşe çıkıyoruz. Bu biraz yoruyor bizi. Ama gerekiyor da yoksa uyku tutmaz bizi muhabbetten. Komutanımız da iyi bir insan. Bize her geçen günde yeni şeyler öğretiyor. Vatan borcumuzu ödüyoruz. Gururla, huzurla… Omzumuza yük olmuyor bu borç. Ne mutlu bana ki seçildim annelerin en güzeli…

Aklım sende kalıyor sadece. Beni merak ettiğini biliyorum. Evde yalnız kaldın ben gidince… Ama ne olur çok yalnız kalma. Komşuya git. Necmiye teyzelere uğra ara sıra. Öp onları benim yerime. Küçük Mehmet i de öp. Çok özledim hepinizi…
Akşamları kapıya çöpü koyarken dikkat et anneciğim. Artık zaman çok kötü çünkü. Kapımızı sürgüle iyice, rahatça uyu. Çünkü ben de uyuyor olacağım. Dışarı çıkarken ocağı ütüyü kontrol etmeden çıkma ne olur. Uyumadan önce de kontrol et annelerin en şekeri. O şekerli kokunu çok özledim. Ne kadar büyüsem de ben senin biricik bebeğinim değil mi. Kocaman oldum ama yine dizinin dibini özledim bir tanesi…

Burada paylaşmayı da öğrendim annem. Elimize ne geçerse geçsin, bir dilim ekmek bile olsa paylaşıyoruz. Paylaştıkça çoğalıyormuş elde ne varsa, öğrendim annem. Haklıymışsın. Burada herkes kenetlenmiş birbirine. Araziyi gözetlerken birbirimize de göz kulak oluyoruz. En yakın arkadaşımın adı Süleyman. Ama ben ona o kadar çok sülo diyorum ki yakında adını unutacak. O da bizim memleketten. Aynı ranzadayız annem. Bazen çok nadir de olsa uyku tutmadığında muhabbet ediyoruz, dertleşiyoruz onunla. O kadar çok benzer özelliğimiz var ki, kardeşim gibi yakın hissediyorum kendime onu… Geldiğimizde seni de tanıştıracağım anneciğim… Onu sen de çok seveceksin. Annesi börek yolladı bize. Hepimiz biraz yedik. Onlar da çok güzellerdi ama seninki gibi değillerdi anneciğim. Ah annem…

Geldiğimde çok iyi bir iş bulup, seni rahata erdireceğim… Dişinden artırıp bana gönderiyorsun biliyorum. Eminim ki bazı geceler aç uyuyorsun. Hissediyorum. Ve bunu hissettiğimde yediğim hiçbir işe yaramıyor…

Az kaldı annem. Az kaldı gelip ellerine sarılmama. O şekerli mis kokunu içime çekmeme. Çok az kaldı. Çalışıp evimize bakacağım günler çok yakında. Sana söz veriyorum. Her akşam ellerim kollarım dolu geleceğim evimize… Canın ne çekerse alacağım, yiyebileceğiz. Akşamları çay içmeye de çıkacağız. Seni arabamızla gezdireceğim nereye istersen. Necmiye teyzeyi de alırız hem. Ne güzel olur değil mi?

Bu aralar rahmetli babamı daha bir özler oldum annem neden bilmiyorum. Acaba görüyor mudur oğlunun iyi bir asker olduğunu. Beni seyrediyor mudur gökyüzünden? Ona dua ediyorum hep. Bir gece de olsa rüyama girsin diye. Bu geceden umutluyum ama. Bu gece onu göreceğim…

Ne olur beni bırakıp gitme annem. Ne olur dikkat et kendine. İlaçlarını almayı aksatma sakın unutma. Gitmeden liste yapmıştım sana. Umarım o listeye uyuyorsundur… Ben bir geleyim annem. Her şey çok daha güzel olacak. Ve sana çok daha sık yazacağım artık. Her gün yazacağım annem. Allah‘ıma emanetsin. Dua ediyorum her gece. Ve her şey çok güzel olacak…
Sana söz veriyorum, hem de asker sözü…

Kucağına hasretim, en kısa zamanda evimdeyim anneciğim.

Allah’a emanet ol… Seni çok seviyorum, ellerinden öpüyorum…

Oğlun
Mustafa

Hiç yorum yok: