11 Ekim 2008 Cumartesi

serzeniş

Bağlanmadım sana ben hiç.
Sen hiç benim olmadın zaten.
Bilmedin içimden geçeni,
Bakmadın, oysa senin yanından geçendi,
Beni yakıp söndüren.

Ağlayamadım yanında, sen ağlamadım bildin,
İçimden söyledim şarkılarımı
Duymadın, ya da duymak istemedin.
Ben sakınırken kendimden vedalarımı,
Bana, senden bir parça vermedin,
Çekip giderken uzaklara.

Oysa beni mesafeler değildi bitiren…
Alışamadım bu tuzaklara
Sen beni büyüdüm sanırken,
İnan hiç sevmedim,
Yaşamak için seninle aynı toprağı seçeni.

Ben seni hiç beklemedim.
Sen hiç bana gelmedin ki…

Umurumda değildi ayağımdaki dikenler,
Seninle yürüdüğüm yol, sonsuz olsa
Yaralarımı tatmin edemezdi.
Gül, bir dikeni sebepli solsa,
Ardında, sahibi olmak için bekleyenler,
O ise toprağını reddedemezdi.

Keşke sen sebepli solsam demedim hiç,
Gerek yoktu, ben solalı zamanlar oldu.
Hem sen dikenim bile olmazdın zaten

Biliyorum, isyanımı bile anlamazsın,
Cümleleri cümlelikten çıkardım çoktan
Seni satırlarda kurunca,
Duy diye değil, gözlerim kuruyunca
Bakamaz oldum resmine, eksiğim hiç yoktan.
Ama biliyorum, sen benim için ağlamazsın.


En kör düğümlerimde saklısın.
En beyaz sayfaların kirlenme sebebisin
İçimde olan bitenin şahidi bile değilsin.

Seni kimden isteyeceğimi düşünmedim,
Seni bana kim ne zaman verdi ki,
Şimdi alıyor olamaz,
Samimiyim, hayal etmedim.
Yangınımın sıcağı, yalan söylüyor olamaz.
Ama ben kimim ki,
Sen de haklısın…


Hayatında kalmak için can çekişirken,
Hayatları karıştırmışım, affet
Birinin hayatında olan biri varsa,
O da sendin aslında, benim hayatımda olan.

Ben, özleyince seni, adını hecelerken
Nefes alıyor olamam nasılsa,
Lakin yüreğimi orda bir yerlerde bulursan,
Çok rica ediyorum, artık azad et.

Şimdi senin bendeki gerçeklerin,
Sessizliğin ve gecen,
En sedasızlıklar en gürültülerdir derdin.

Benim çekindiklerim, senin en büyük eğlencen.
Aklıma getirdiklerin,
Bir yakın kız kulesi, bir denizin dalga sesi,
Gökte kıymeti bilinmeyen yıldızlar bir de,

Evet, bir taşlı köprü, üzerinde yürüdüğün
Benimse o an, bilmem kaçıncı kez elini tutuşum…
Yağmur var sonra, ikimizi birden ıslatan nefesi.

Benim yağmurum olabilseydin keşke,
Yalnızca benim üzerime yağan,
Beni ıslatan sadece, ve yine beni sarıp sarmalayan…

Sonsuz yeşilliklerin de var içimde,
İçime hapsettiğim seninle tadına doyarken,
Sonra bir de nefesin,
Bana üşümeyi sevdiren,
Ellerim, her üşüdüklerinde seni isterken
Bu kaçıncı oldu, sayamadım, onları üzdüğün…

Bir su birikintisi karşıma çıkan,
Bir yılan ölüsü sonra, kalmış mıdır şimdiye?
Koca denizler aşacakken sen bensiz,
Ben boğuluyorum ufacık bir birikintide,
Ve hala bilmiyorum, yolculuk nereye?

İsyanlarım sana göre belki sebepsiz,
Kolay olmuyor damarlarından ayrılmak,
Kanın laftan anlamıyor,
Ne akmak biliyor ne de durmak…

Bende artık yeni gün başlamıyor,
Toprağı istilaya uğramış cılız fidan gibiyim,
Narin esen bir meltemde
Kökü, gövdesinden boşanan…

Bir de Sanki dilsiz gibiyim,
Her cümlemde sen varken,
Vazgeçtim, şarkı söylemeye çalışmaktan,
Her sona baştan başlamaktan,
Yoruldu şimdilerim,
Geçmişe dönmekten, sen diye avunduğum
Belki, İçinde bir damla varsındır diye.

Duymayacağını bile bile,
Sana ağıtlar yaktım, isyanımı savunduğum
Yorgun değil yine de ellerim
Olsa ne değişir, sen duymayacaksın nasılsa,

Bak şiir oldu sana yazdıklarım,
Her damlada içimdeki seni biraz daha akladığım,
Yorgun değil yine de gözlerim
Olsa ne değişir, sen okumayacaksın nasılsa.

Hem okusan da,
Sen benden ne anlarsın,
Ama ben kimim ki,
Sen de haklısın…

Ben sana hiç dokunamadım…
Sen hiç beni görmedin ki…


23.14

22.07.2008


A. Bahar.

4 Ekim 2008 Cumartesi

İdRaK

Uçurumun kenarında hayal edersin kendini ufacıkken, oysa dengede kalmaya çabaladığın yüksek engel, bir kaldırım kenarından ibarettir.
Küçük kalbinde büyük hayallerinle öğrenmeye başlarsın yavaşça, usulca…
Bildiğini sandıkların, gerçekten bihaberdir aslında, toprak da dâhil hiçbir sebep, senin kadar kusurlu değildir.

Ve şimdi,

Bir deli gibi yaşamak, bir bebek gibi ağlamak, bir evsiz gibi ölmek istiyorum.