7 Aralık 2008 Pazar

kimliksiz hikaye

Ruhundaki zaman kavramını kaybetmiş olsa da, farkındaydı kasımın sonlarına yaklaştığının, sevdiği şehrin kanatları altında olan her insanın adım adım. Hayret etmeye ne kadar alıştığını fark ediyordu kendini kendine bıraktığında. Nasıl oluyordu da, umuduna çarpan onca kötü niyetli hayalet, hain planlarına her defasında hayallerini deneme tahtası misali alet ediyordu, o ise vazgeçemiyordu bir türlü, sahibini sırtından silkelercesine atan bir at misali kalbine bir damla umudu çok gören bu dünyada barınmaktan.

Bu kadar kolay değildi elbet bohçasını sırtına yükleyip yol almak. Ve ilerlemek her zaman yaklaşmak anlamına gelmezdi. İstemeden köklerini toprağına daldırdığı bu dünyada, sorgulayarak ruhunun kapladığı hacmi, hayallere dalışına anlam veremiyordu. Hem de günü gelince, başına üşüşen onca yarasanın bıraktığı izleri taşıyacak güçten umudunu kestiği için kamburlaşacak olan, sözde katı bakışlı sırtına, yüklemesi gereken onca sorumluluk varken. Hayalin tek bir, gerçeğin ise bin bir türlü rengi varken, tozpembeden medet ummak zaman israfından başka bir şey değildi.

Yine de mantığına söz geçiremez olmuştu son günlerde. Bulutların üzerinde sahipsizce uçuşmayı, dipsiz kuyularda bir yavru güneş ışığı beklemeye yeğler gibi bir hali vardı ruhunun.

Sahipsiz olduğunu hisseden her yürek, kendinden habersiz yaşıyor demekti aslında. Ama o, arka pencereden bakmayı tercih ederdi dört tarafı denizle çevrili bile olsa. Ve bulutlar, büyüsüne kaptırıp, melek olan yüreklerde pamuk yığını adı altında iz bıraktıracak kadar beyaz olamasa da her daim, yine onun gibi sahipsiz bir bünyeyi gözüne kestirebilmesine göz yumabilirdi hayat. Bu kadarını da çok görmezdi ona her halde. Dipsiz kuyudan yanına refakatçi olarak kaplan da verilse kuzu da, oradan çıkamayacağına inanmıştı bir kere. Ama gözünü sevmeli şu arka pencerenin.

Daha dipte olamazdı en azından değil mi? Ne kadar yukarıya ulaşabileceğini nasıl kestirebilirdi ki…


yazılma zamanı belirsiz... muhtemelen 2006

1 yorum:

Adsız dedi ki...

güzel bir yazı cok begendim insan kendindende birşeyler buluyor yazında azına yüregine saglık. zafer